+90 242 322 55 55 |
Kanser 21. yüzyılın önemi giderek artan bir sağlık ve yaşam sorunu durumundadır. Vücudumuzda tüm organlar hücrelerden oluşur. Kanser organlarda değil, hücresel
aşamada başlar. Sağlıklı vücut hücreleri bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu sınırlıdır, sonsuz bölünemezler. Sağlıklı bir hücre gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölünür. Yaşlandıklarında ise ölürler ve yerlerine yenileri gelir. Bazen bu döngü bozulur; vücudun kontrolü dışında fazla miktarda hücre oluşur veya yaşlı hücreler ölmeleri gerektiği halde ölmezler. Bu anormal hücrelerin kontrol dışı büyümesi sonucu oluşan doku kütlesine tümör denir.
Hücrelerin anormal büyüme süreci adım adım gelişir. Her bir genetik değişiklik, hücreyi anormal büyüme sürecinde biraz daha ileriye taşır. Bütün hücrelerin genetik özellikleri tıpatıp aynı olmadığı için, genetik değişikliklerin ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmek imkansız gibidir. Dolayısıyla bazı kanser tipleri oldukça yavaş bir seyir gösterirken, bazıları hızla ilerleyip birkaç ay gibi çok kısa bir sürede kişinin sağlığını bozabilir.
Bilimsel çalışmalar aşağıdaki gibi faktörlerin kişide kanser oluşma riskini artırdığını göstermektedir.
Dış Etkenler (% 85): Sigara, alkol, kimyasal maddeler, radyasyon, bazı enfeksiyonlar, sağlıksız beslenme, hava kirliliği, hareket azlığı ve fazla kilolu olmak
İç Etkenler (% 15): Kalıtsal nedenler, değişimler, bağışıklık yetersizlikleri, hormonal ve metabolik bozukluklar.
Bu faktörler birlikte veya ardışık olarak etki ederek kanser oluşumunu başlatabilirler.
Kanserin başlıca belirti ve bulguları nelerdir?
Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir.
Ancak dikkat edilmesi gereken bazı belirtiler aşağıdaki gibidir:
Öncelikle kanserden korkulmamalıdır. Korku doktora gitmeyi önler ve tanıyı geciktirir. Kanser iyileştirilir bir hastalık olup bu iyileşme oranı erken teşhis ile doğru orantılıdır. Tüm kanserlerin yaklaşık üçte ikisi potansiyel olarak önlenebilir niteliktedir ve erken tanı ile halen %50 olan kür oranları %95'lere yükseltilebilir. Kanserin belirtileri konusunda uyanık olunmalı ve bu belirtilerin herhangi biri hissedildiğinde doktora başvurulmalıdır.
Kanser teşhisi konmuş hastanın yaşadığı psikolojik travmanın yoğunluğu yaşam tehdidi oluşturan durumlarla başa çıkma becerisi ve kanser riskini nasıl algıladığıyla doğru orantılıdır.
Bu nedenle kanser ile ilgili var olan yanlış inanışları en aza indirmek ve tedavi başarısını engelleyecek olumsuz yargıları azaltmak, hastaların yaşam kalitesini arttırmak, psikolojik iyiliğe katkıda bulunmak ve ailelerini ve yakınlarını desteklemek çok önemlidir.
Türkiye kanser tedavisinde de Avrupa ve diğer ülkelere oranla daha düşük maliyete dünya standartlarında tedavi imkanı sunuyor.